31 Mar
31Mar

Evinle ne kadar ilgilisin?

Düzenli ilgileniyor musun?

İhtiyaçlarını karşılıyor musun?

Değiştirme çabası yerine elini tutup oturuyor musun?

Bugün son yazdığım soru beni çok etkiledi. Elimi tutup oturmuyorum sanırım. Görüyorum tamam diyorum. Kabule geçiyorum sonra çıkış yollarına başvuruyorum. İçeride bir ses; Pelincim kalbin konuşuyor ve söyledikleri bu normal diyor. Tut elinden yanına otur. Doğru ya da yanlış yok. Tek gerçek o anda hissetiklerimiz ve hissettiklerimize sahip çıkmamız kıymetli. 

Kendimize ne kadar samimiyiz?

Bu sabah yürüyüşte kıyaslayan tarafımla selamlaştık. Bende istiyorum diyen küçük Pelin bağırdı. Tamam seni görüyorum ve duyuyorum dedim. Bu bizi yorar bırakmaya ne dersin? 

Hepimizde o küçük çocuk aktif. Beklentileri, istekleri, üzüntüleri ve kızgınlıklarıyla bizimle konuşuyor. Şşşş tamam minik senin farkındayım. Her şey yolunda. Seni seviyorum, güvendesin. Sen çok değerlisin. 

Bunları yazarken içimi sakinlik kaplıyor. Öz şefkat konusunda birazcık paylaşayım istiyorum. 

Buradan itibaren www.kemalsayar.com sitesinden derlenmiştir.

Küçük yaşlardan itibaren, başka insanlar için nasıl iyi bir arkadaş olunacağını öğreniriz. Anaokulunda ya da yuvalarda bize paylaşmak, işbirliği yapmak ve birlikte oynamak öğretiliyor. Diğer çocuklara aptal, zavallı diyen çocuklar hemen uyarılır ya da bir süre ortak ortamdan uzaklaştırılırlar. Sonuç olarak, altın kurala uymayı öğrenerek büyürüz: "Size nasıl davranılmasını istiyorsanız, başkalarına da öyle davranın." Buna karşılık, çoğumuz, kendimizle nasıl arkadaş olacağımız konusunda hiçbir rehberlik almıyoruz. Aslında, kendimize nezaketle davranmanın ne anlama geldiğine dair aksi izlenim yaratan mesajlar almış bile olabiliriz. Muhtemelen, kendimize karşı nazik olmanın, kendine düşkünlük, tembellik veya zayıflık olduğuna inanmaya başlamışızdır.

 Öz şefkat, temelinde, kendinize de, sevdiklerinize davrandığınız aynı nezaket ve anlayışla davranmayı içerir.

Texas Üniversitesi'nde önde gelen araştırmacılardan Kirstin Neff'e göre, öz-şefkat içeren bir yanıt, üç kritik bileşene sahiptir:

öz-şefkat: kendini yargılamak yerine, kendine ılımlı ve anlayışlı yaklaşma

ortak insanlık: ıstırabınızda tek başına (izole) hissetmek yerine tüm insanların hata yaptığını ve acı çektiğini hatırlamak

Farkındalık: düşünce ve duygularınızı, onlar tarafından tüketilmeden, dengeli bir şekilde gözlemlemek.

 Öz-şefkat, acıya sağlıklı bir tepkidir. Kendimize karşı merhametli olduğumuzda ilginç bir şey olur -yanlış adımlarımızı kendimize itiraf etmekten korkmayız. Şöyle düşünün: Utanç verici bir hatayı nazik tepkiler verme özelliğiyle tanıdığınız biriyle mi, yoksa sert eleştirileri beraberinde küplere binecek biriyle mi paylaşmayı tercih edersiniz?

Lise sınıf arkadaşımın banyo aynasının önünde kendini azarlamasını hatırladığımda, keşke kendi zorbalığına kurban olmak zorunda olmadığını bilebilseydi diye düşünüyorum. Öz-şefkatin gücüne inansaydı, bunun yerine kendine merhamet gösteren bir moral konuşmasına kulak misafiri olabilirdim: "Bu kötü test puanını almak gerçekten canımı yaktı, ancak bu, bir insan olarak benim hakkımda kötü bir şey söylemiyor. Sınıftaki diğer insanların da çabaladığını ve bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Nasıl daha etkili çalışabileceğim ve ihtiyacım olan ve hak ettiğim desteği nasıl alacağım konusunda yardım isteyeceğim."


Öz şefkat Egzersizleri

Kendinize çok sevdiğiniz bir arkadaşınıza davranır gibi davranın.

İç konuşmanızı düzeltin. Yumuşak bir dil seçin.

Gün içinde sevdiğiniz şeyleri yaptığınız bir zaman ayırın.

Nefes egzersizi yapın. Ör: 4 e kadar sayarak al 8  seferde ver. Her alışta ya da verişte say. 10 da başa dön. 3 dk bile yapsanız iyi gelir.

Başarılarım listesi yapın. Hareketli biri için hiçbir şey yapmadan 1 saat oturmak başarıdır. Listeyi ona göre hazırlayın.

Bir şeyleri düzenleyin. 

Kendinize güzel şeyler söyleyin. 

Size iyi gelen şeylerle ilgilenin. 

SEVGİYLE 

PB

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.