Huzur bana göre, insanın içinde hissettiği iç rahatlığıdır. Bir nefes alırsın ve nefesi verirken öyle bir ohh dersin ki bazen işte o:) Bazen içinde oturan kaya parçasının çıktığını hissettiğin o andır. Kaya parçasıyla oturanlar varsa, huzur kapıda içeri alabilirsin. Bunu yapman için tavsiyem, çok konuşan zihni susturmaktır. Şeffaf bir şekilde kendini görmek istiyorsan, birkaç nefes mola ver.
Hayatımızda çok fazla şey oluyor. Hızına yetişemiyor hale geliyoruz. Bir sabah bir akşam, arası bende yok. Şükretmeyi unutuyoruz ki en önemli şey. Bu koşturma içinde az önce bahsettiğim küçük parçalar kaya haline geliyor. Sıkışıklık hissi başlıyor. Zihin o kadar aktif ki iki dakika izin yok. Kendini ertelemeli günler... Kaçırdığımız şey ''KENDİMİZ''. Ben iyiysem her şey iyi. Şu ara iyi değilsem o zaman durmalıyım. Belki 5 dakika bana çok iyi gelecek. Bir durup içeriye bakmak, halini hatırını sormak...
Benim bugün neye ihtiyacım var?
Şimdi yazıya ara ver ve dur. Gözlerini kapat. Bedenini gevşet. Derin bir nefes al ve ver. Bunu birkaç kez yap. Şimdi soruyu sor ve sadece dinle. Bunun yanı sıra, sizlere zihni susturmak için bir egzersiz önereceğim.
Rahat ettiğiniz bir pozisyonda, oturun ya da uzanın. Her zaman yaptığınız gibi normal bir şekilde nefes alıp verin. Tek fark nefesin giriş ve çıkışını kontrol edin yani odağınız nefesiniz olsun. Bir sürü şey aklınıza gelebilir. Her seferinde nefese odaklanın. 5 dakika sonra 10 dakika olur. Kendinize şefkatle bunu yapın.
Kendinize zaman ayırdığınızda ve ruhun sesine kulak verdiğinizde, huzur içinizde olacak. Odağın kendinde olursa, küçük parçalar büyümeden dönüşür. Ustam sıkışık hissettiğim bir zamanda ''belki içeride olma zamanıdır'' demişti. Haklıydı. Hepiniz içinizdeki tatlı huzuru bulun.
Çok sevdiğim bir Hitit duasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Uzun zaman olmuş bugün karşıma çıktı. Bugünkü yazıya da vesile oldu:)
''Tanrım, beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele.
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret.
Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzelbir köpek ya da kedi okşayabilmek için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret.
Hergün bana kaplumbağa ve tavşan masalını anlat.
Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım bana, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver.''
Sevgiyle
PB