Bir haftalık aradan sonra tekrar birlikteyiz. Öncelikle geçirdiğimiz bu zor süreçte birbirimize destek olmak ve yalnız olmadığımızı hissetmek çok kıymetlidir. Şu anda aramızda olmayan tüm canların yolları ışık olsun. Birçok insanın hayatı değişti. Sadece onların değil bizlerin de aslında hayatı değişti. O çok kıymet verdiğimiz evimiz, arabamız, kıyafetlerimiz, eşyalarımız, bir dakika içerisinde hepsi elimizden gidebilir. Bunu düşünmek bile zor gelirken, şu anda bu gerçeği deneyimleyen birçok insanımız var. Kırgınlıklar, tartışmalar, bir ömür yaşayacakmışız gibi hayatın içinde olma halimizin aslında ne kadar anlamsız olduğunu gördük. Keşke bir şeyleri fark etmemiz için bu kadar acıya gerek olmasa... Keşke daha kolay yollardan farkındalığımızı arttırabilsek... Sürecin hepimiz için büyük bir uyanış olduğunun hissindeyim. Almamız gereken, görmemiz gereken her ne ise bunların farkında yolumuza devam ederiz. Bir tarafta karanlık bir tarafta Aydınlık var. Ikisi arasında dengeyi bulmamız gerekiyor. Olanların bizlere olan mesajını fark etmemiz için o karanlığı deneyimlemek gerekiyor. Bunu deneyimlerken güneşin her şekilde doğacağının farkında olmamız kıymetlidir. Hepimiz çok seviliyoruz. Yaşanılan her şeyin aklımızın almayacağı bir sebebi var. Bizim ise biliyorum çok kolay olmasa da sürece güvenmemiz gerekiyor. Günler sonra göçük altından çıkan canları destekleyen güç, bizi de destekliyor. Hepinize sevgi ile sarılıyorum.
Son videomuzda Japonların her anı en iyi şekilde yaşama sanatından bahsetmiştim. Orada aktarmak istediğim şeyler var o yüzden kaldığım yerden devam edeceğim. Şu an içinde bulunduğumuz süreçte sizleri destekleyeceğini inanıyorum.Bütün canlıların sürekli içinde hissettiği hafif kaygı ve memnuniyetsizlik hali dukkha olarak adlandırılır. Bir krizin içindeyken veya bir kayıpla baş ederken varoluşumuzun özelliği olan bu geçicilik hislerinden bizi uzaklaştıracak Yollar ararız. Bir nevi kendimizi uyuştururuz. Bilmemiz gereken en önemli şey, iyi ya da kötü hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Çoğunuzun bildiği bir hikayeyi anlatacağım.
-Ormanda yürüyen bir kişi okla vurulduğunda bu acı verici midir diye sorar Usta
.- Tabii ki diye cevap verir müridi.
- İkinci bir okla daha vurulursa bu daha mı acı vericidir diye devam eder Buda. Tabii ki ilkinden çok daha acı vericidir.
- Buda ''ilk ok başımıza gelen ve kaçınmanın mümkün olmadığı kötü şeyleri temsil eder'' diyerek sözlerini tamamlar. Üzerinde kontrolümüzün olmadığı şeylerdir Bunlar ama ikinci okla kendimize gereksiz zarar veren bizleriz.
Buda diyor ki ''acı kaçınılmazdır acı çekmek ise isteğe bağlıdır.''
2. oktan kaçınmak için neler yapabiliriz?
Zıtlıklar hayatın güzel yönlerini takdir etmemizi sağlar. Uzun süreli susuzluğun ardından içtiğin sudan aldığın zevk gibi:)
Acının içinde debelenmezsek ve bunun yerine kendimizi sadece acıyı deneyimlemekle sınırlarsak, bu duygu yavaş yavaş etkisini yitirecektir ve sadece öğretici bir deneyimi olarak kalacaktır.
İCHİGO İCHİE anlarının tadını çıkararak başınıza gelen talihsizliklere telafi edin zorluklarla baş etmenin en iyi yolu, kendimizi hayatın olumlu yönünü gösterecek güzel bir deneyim hediye etmektir. Sevdiğiniz şeyleri yapmanın yanında bize iyi gelen en önemli şey sarılmak:)
Amerikan psikiyatri Derneği tarafından yapılan bir araştırma basit bir sarılmanın sağlığımız üzerinde yıkıcı etkileri olan stres hormonu kortizol seviyesini azalttığını ortaya koymuştur. 2010 yılında Miami Üniversitesi'nde yapılan bir başka çalışma birine sarıldığımızda deri reseptörlerimizin kan basıncını azaltmaktan sorumlu olduğu beyin Sinirlerine sinyal gönderdiğini göstermiştir. Dokunmak ve sarılmak hayati tehlike olabilecek birçok hastalık için önleyici terapi olabileceği için faydalıdır. Günde 4 defa sarılmanın bir insanın duygusal ve fiziksel sağlığını sürdürmesi için yeterli olduğu düşünülür. Günde 6 ila 8 saniye süren sarılmanın ideal olduğu söyleniyor. Oksitosin hormonunun beyine ulaşması güven ve şefkat duygularını harekete geçirmesi için gereken en kısa süredir.
Dokunma hissini uyandıracak aktiviteler
Bir şeye dokunduğunuzda gözlerinizi kapatın. Gözlerinizi ve kulaklarınızın ellerinizde Olduğunu hayal edin.
Günlük yaşamınızda nesnelere dokunmaya alışkanlık haline getirin.Sokağa çıktığınızda havayı hissedin.
Çıplak ayakla yerle temas edin.
Ayaklarınızın Sizi nasıl desteklediğini ve dengelediğini hissedin.Geçirdiğimiz şu süreçte, bize en iyi gelecek şeyin sarılmak olduğunu düşünüyorum.
SEVGİYLE
PB
Kaynak: İchigo İchie kitabı