05 Apr
05Apr

Nelere değer veriyorsun?

Günlük hayatın içinde hangisi daha çok dikkatini çekiyor? İyi şeyler mi yoksa kötü şeyler mi?

Biraz düşün bakalım. Genele baktığımızda kötü şeyler cevabı gelir. Sabah yürüyüşlerdeki sohbet konuları dikkatimi çekiyor. Mis gibi hava, sabahın erken saatleri gündem beklesin arkadaş:) Güne başlangıç çok kıymetli zamanlar... Biraz kendinizle kalın. Güzel niyetlerle güne başlayın. Zaten gün içinde belli şeylere maruz kalma olasılığı var. Hiç değilse iyi bir başlangıç yap ki gün içinde gücün yerinde olsun. Hayatın içinde ve farkında ol, olması gerektiği kadarını:) Beslediğin yere dikkat et. Ustamın da dediği gibi DÜŞLE. Her gün iyiyi ve güzeli düşle. İyiliğe hizmet et. Bir şey seni çok etkilediyse konuya bak. Ne hissediyorsun? Üstünü kapatma. Gelen ''Dönüştür beni'' diye gelmiştir, ilgilen. Bir önceki yazımda ''Hayat Okuması'' birkaç bilgi verdim. Şifreleri çözmeye çalışın. 

Geçenlerde evdeki bir sorun için usta geldi. Adam nasıl söyleniyor. Bende ayrı söyleniyorum içimden:) Yaptı gitti ama olmamış. Bir sonraki hafta yine geldi. Bu sefer daha yumuşak. Benim de bu sefer olacağına dair inancım var çünkü mevzuyu derinlemesine inceledim. Bu arada şunu düşündüm. Bir olay kaç kişi üzerinde çalıştı. Ben, ev sahibi, usta belki başka birileri... Birbirimizle bağlıyız o yüzden dönüşelim. Birbirimizi destekleyelim. 

Ve değer verdiklerimiz... Burası bende çok değişti. Şamanik öğretilerin temelinde doğa var. Doğaya saygı ve sevgi çok önemli. Her biri birer öğretmen ve destekleyici. En önemlisi de kendine değer vermek... Kendine değer verdikçe, kendini sevdikçe hayata ve tüm canlılara bakışın değişiyor. Yumuşuyorsun aslında... Olan bitene bakışın değişiyor. Kötü gibi gözüken şeylerin içindeki pırıltıyı fark etmeye başlıyorsun. Canın acıyor bazen. O zaman acına bakıyorsun. Sendeki, bendeki, ondaki acı dönüştükçe pırıltı büyüyor. 

Hepimiz bu hayatta öğrenciyiz. Size yolculuğumdan bahsettim ve yolculuk devam ediyor. Bir ışık bekliyorsan yola çıkmak için o ışık içinde.  Dün Judith Malika Lieberman' a instagramda bir post paylaşmıştı. Başlık ''Hazır olmadan başla'' çok hoşuma gitti. Kendimizi yetersiz görüp kenarda bekleyen kaç kişiyiz? Bir yerden başla, yolda hazır olursun:)

Hoşuma giden bir hikaye ile sizleri baş başa bırakıyorum. 


Bir Kızılderili Hikayesi

‎"Bir gün New-York´ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderilidir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki işmakinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır böceğini aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. 

Kızılderili, yolun karsı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderiliye: "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmasına gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek:"Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.

Sevgiyle

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.