Yılın son günleri kendimi sorgulama başlar. Tatlı bir sorgulamadır bu. Ne yaptım? Ne yapmadım? Neleri başarabildim? Nerelerde zorlandım? Yeni yıla doğru giderken bırakmam gerekenler neler? Yeni olarak kendime neler kattım? Buna benzer sorularla günleri geçiririm. Amacım en iyi versiyonuma ulaşmak. Bunu ne kadar başarırım bilemiyorum. Bildiğim şey, gece başımı yastığa koyduğumda huzurla uykuya dalıyorsam o gün iyi geçmiş demektir. Bir kalbe dokunmak, birine güleryüzle bakmak, nasılsın diye sorabilmek, gün içinde sevdiğin en az bir şey yapmak, kendine ve başkalarına faydalı olmak, olanı kabulde olmak, dönüşüme açık olmak, sevgi ve ışığı çoğaltmak, karanlığın bilincinde olmak, hayatla savaşmak yerine onunla dans etmek... Bunların birkaç tanesini yapmak, gün sonunda huzurlu hissetmeni sağlar.
Geçen yıl bu zamanlarda blog açtım ve yazmaya başladım. İstediğim şey daha çok yazmaktı ama öyle olmadı. İçimde fırtına kopunca yazdığımı fark ettim. Bir zorunluluğum yoktu. Nasıl akması gerekiyorsa öyle aktı ve bir yıl doldu. Eğitimler, çalışmalar, kısa sürede yaşadığım taşınmalar, uzun zaman kapalı tuttuğum bir kapıyı tekrar aralamak... İçi dopdolu geçen zaman...
Kapalı tuttuğum kapının ardından çok şey çıktı. Canımı acıttı. Geriye götürdü sonra yeniye adapte olma süreci derken biraz yol aldığımı umuyorum. Dönüşüm sancılıdır ve sen istemediğin sürece o kapıyı kimse açamaz. Yıllardır kendi üzerime çalışan biriyim. Bazen isyan ediyorum burada da yazdım. Kolay değil. Hepimiz biriciğiz ve hepimizin hikayesi çok kıymetli. Sadece şimdi değil, geçmiş yaşamlar, genetik bağlar, karmalar... Yaşadığımız herhangi bir üzüntü ya da kızgınlık tek bir olaya bağlı değil. O yüzden kendinle çalışmak emek istiyor. Buna karşılık şamanik alanda yaptığın çalışmalar yedi soy ileri ve yedi soy geri olarak etki ediyor. İyi ki bu alandayım diyorum. Bir yıla bakınca bravo diyorum kendime:) İyileşerek ve iyileştirerek yol devam edecek.
Sonbahardan beri neredeyse her günüm kendime meydan okuyarak geçiyor. Aynı yerde durmak değil mesele bir adım bile atsan ilerlemek. Bazen duruyoruz evet bulunduğumuz yeri anlamak için. Bazen kaptırıyorum kendimi hoop bir yerden işaret geliyor. Dur Pelin çağrısı o:) Eğer içerideki sesi dinlersen seni çok güzel yönlendiriyor. Eski yazılarda ''Hayat Okuması'' günlük hayatın içinde gelen mesajları nasıl okuyabiliriz anlatmıştım. Hepimizin kendine has özellikleri var. Rutinlerimiz var o yüzden kendine göre değerlendirebilirsin. Örneğin ifadeyle ilgili sorun yaşadığım zamanlar oluyor ve boğazım şişiyor. Maddiyatla ilgili savurganlık yaptıysam ya da kendimi unutup dışarıya odaklandıysam, evde su sisteminde sıkıntı çıkıyor. Bunlar en net tespitlerim. Enerji alanınızda bir dengesizlik varsa fiziksel bedeniniz sinyal verir. Ruhunuzun sizinle iletişim yöntemi böyledir. Onu dinleyin.
Ne üzerine çalışmam gerek dediğimde; kendimi çabuk unuttuğumu fark ettim. Canım kendim derken odağım başkasına kayıyor ve ben yokum. Yeni yıla girerken kendime sözüm, değerimin farkında olmak. Ben buyum şu anda elimden gelen bu. Daha iyisi için yoldayım. Bunu yaparken kendimi yıpratmıyorum. Biz mükemmel değiliz insanız. Hırs insanı yok edebilir. Yarış yok sadece yaşamak var.
Neşe, keyif, coşku içinde geçireceğimiz bir yıl olsun. Sağlıkla, kendimizin farkında, sevdiklerimizle sıcacık ve sevgi dolu bir yıl olsun. Destek hep bizimle.
Şimdi siz de başta yazdığım soruları kendinize sorun. Olmamışlar için de kendinizi sevin çünkü iyi ki varız. Daha sonra kendinize bir söz verin; doyasıya yaşamak ve paylaşmak için.
Sevgiyle
PB