22 Apr
22Apr

Düşünüyorum mükemmel aile, ortam, okul ya da arkadaşlık yok. Çocukluğum kusursuz geçti diyen kimseyle karşılaşmadım. Hepimizin büyük küçük travmatik deneyimleri var ve bu çok normal. En iyiyi yapmaya çalışsan da ebeveyn olarak, çocukta olumlu ya da olumsuz bir etki bırakabilirsin. Mükemmel yok önce bunu anlamalıyız. Anne babamız ya da bizi yetiştirenler de çocuk oldu. Onları da birileri yetiştirdi. O zamanın şartları neyse kendilerince en iyiyi yaptılar. 

Bizler dünyayı olduğumuz gibi görüyoruz. Benim gördüğümle seninki bir değil o yüzden hem kendimize hem de çevremize karşı şefkatli ve anlayışlı olmak durumundayız. Bir nefes alıp geri çekilip olaylara o şekilde bakmak çok daha sağlıklıdır. Kolay olmadığını biliyorum ama imkansız değil. 

Yetişkinlikte yaşadığımız bizi üzen ya da kızdıran durumların derinine indiğimizde, çoğunlukla çocukluk yaşlarımızda deneyimlediklerimiz çıkıyor. O zaman bizde ''travmatik'' etki yaratan şey beden hissi olarak kaydediliyor ve günümüzde patlak veriyor. ''Travmatik'' kelimesi aklınıza büyük olaylar getirmesin. Bu her şey olabilir. Sendeki etkisi asıl mevzu. Bu kötü bir şey değil tam tersi dönüştürmek adına bir fırsat. Dönüştükçe içindeki çocukla bütünleşiyorsun. 

Kendimden bir örnekle burayı açmak istiyorum. Geçen gün yaptığım işle ilgili sıcak bir yorum almayınca üzüldüm. Bunun derinine bakınca küçükken öğretmenlerimden takdir görmemişim sanırım bunu fark ettim. Sanırım diyorum çünkü bu bendeki fotoğraf. Orada bir kayıt yapmışım ve günümüzde kendini gösterdi. Arada yaşadığım şeyin kökünü buldum sonrası şifa çalışmaları ve minik Pelin ile buluşma:)

Hepimizin hayatında bunun gibi birçok örnek var. Sende bir şey yapıyorsa, ardına bakmak şifa getirir. Diğer türlü öğretmenlerimi suçlayabilirim ya da başka birilerini. Bu döngünün içinde debelenir dururum. Bir seferde bulunmayabilir  bu da normaldir. Asıl mevzu, odağımızı dışarıdan içeriye döndürmek. Destek alabilirsin, alabiliriz yalnız değiliz. 

''Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.'' 

Bu cümle Yaşam Çemberi batı yönünün mottosudur. Bir nefes alıp, dışarıdan bakmamıza sebeptir. Şu zamanda kendine dönüş adı altında birçok çalışma var. Bunu yaparken derinlerden bir sürü şey çıkıyor. Çıkanları şifalandırmada olabildiğince şefkatli olun. Kimseyi suçlamadan içimize dönüp orayı iyileştirelim. Biz kendimizden sorumluyuz. 

Benim bir çocuğum yok. Köpeğim var. Bazen en iyisi olsun diye çabalarken kendimi yakalıyorum. Bunun sınırı yok. İhtiyacımız olan şey sevgi. Köpeğin de kedinin de çocuğun da... Birbirimizi sevelim. En iyi uğruna zaman geçiyor. 

Kendi hırsımda kaybolduğum bir dönem olmuştu. Bir gün bir ses ''kızım sen yeter ki mutlu ol nasıl istersen öyle olsun'' dedi. O an kendim yazıp kendim oynadığımı gördüm. Arada hatırlatırım kendime şimdiki gibi:) Size de böyle eşlik eden sesler var. Yeter deyip pes ettiğin noktada ya da teslim olduğun zaman duyabilirsin. 

İçindeki çocukla buluşmanın yolu kendine şefkatten geçiyor. Odak içe dönünce bu sefer okları kendine atabiliyorsun bu da değil. Yumuşadıkça durum değişiyor. Bunlar zamanla oluyor. Böylece dışarıya da yumuşuyorsun. Dengeli iletişim:) 

Sonuç olarak; her yaş grubu için çocuk bayramımız kutlu olsun. Çocuklarını sev, hayvanını sev, dışarıdaki canları sev. Kendine kocaman sarıl. 

Sevgiyle

PB

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.