İnsanın kendi kendini sınırladığı enstrümandır. Kendi sınırlarını insanlara bakarak çiziyorsun. Hiçbir insan yüzde yüz özgür olmak istemez. Senin çizgilerin dışındaki alana biri seni çekmek isterse özgürlüğün kısıtlanmış hissedersin. Birinin sınırlarını genişletmeye çalışmak da onun özgürlüğünü kısıtlamaktır. Çizgilerimiz örtüştüğünde ortak noktada buluşuyoruz. Kendine çizdiğin şekli genişletmek özgürleşmektir. Bir hayal kuruyorsun ve hayalin gerçekleştiğinde özgürleşiyorsun. Yeni şeyler, seçimler seni özgürleştirir. Yürüyecek yönün olmadığında atacak adımın da olmaz.
Özgürlük, senin kendine yaptığın tanımı özgürce yaşamaktır. Ne istediğini bilip, seni mutlu edeni yapmaktır. İstediğin şey için mücadele de özgürlüktür. Önemli olan yoldur vardığın yer değil. Özgürlük ruh halidir. Mevcut durumunuzda özgürleşmeye çalışın.
Şu an yaptıklarına ne kadar mecbursun?
Doğru yaşamak, sizin içinizden geldiği kadar bir alan çizip onun tamamını kullanmaktır. Daha dar bir alana kapatılıyorsanız ya da zorla daha geniş yere çekiliyorsanız bu esarettir. Dünyadaki en büyük esaret insanın kendine yaptığı korkaklıktır. Buradan çıkış için cesaret gereklidir.
(Keyfimin Kahyaları Özgürlük başlıklı podcastten derleme)
Özgürlük iç yani zihinsel bir durumdur. Özgür bir zihin gökyüzü gibi uçsuz bucaksızdır, her şeyi kucaklar ve her yere gidebilir. Tutsak bir zihnin dünyası ise dört duvar arasıdır, ufku göremez, göğü göremez, enginliği tadamaz, hayatın ve insanların çeşitliliğini ve farklılıklarını kavrayamaz ve bundan tat alamaz. İç özgürlük yitirildikçe saldırganlık ve şiddetin arttığını gözleriz çünkü kişi dış koşullara ve dünyaya daha bağımlıdır ve kendi kontrolü dışında olan koşulların değişmesi ona sürekli acı verir. Ön yargılı bir zihin şartlanmış bir zihindir ve hayatın her türlü çeşitliliğine karşıdır. Bu zihin, anlamak yerine yargılamaktan hoşlanır ve kendine benzemeyenleri zorlayarak kendine benzetmeye çalışır. Korkuya köle olmuş bir zihin, korkunun yarattığı karanlık içinde artık hiç bir şeyi açıkça göremez ve doğru kararlar alamaz. Korkularımızı keşfetmeden ve onların köklerini bulup yok etmeden yani korkularımızdan kurtulmadan özgür olamayız. Özgür zihni gökyüzü ile eşleştirdiğimizde öfkeli zihni daracık bir kafesle hayal etmek doğru olacaktır. Özgürlüğümüz ne kadar artarsa o kadar bağımsız hâle geliriz. Yani zihnimizi bağlayan ipleri artık yavaş yavaş kesmeye başlamış oluruz. Bu bağımsızlık, etrafımızdaki şartlardan toplumda hâkim olan ön yargı ve korkulardan bağımsız olmaya kadar dışsal ve içsel tüm alanları kapsar. https://www.feniksdergi.org/ozgurluk-nedir/
İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
Rousseau
Sevgiyle
PB